29102014

29 Ekim 2014, hatırlanması gereken çok şeyin olduğu bir gün.

  • En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.
  • Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.
  • Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir.
  • Memleket mutlaka modern, medeni ve yeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.
  • Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.
  • Biz ne Bolşevikiz, ne de Komünist: Ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkâr bir millettir. Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir.
  • Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir.
  • Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
  • Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”
  • Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.
  • Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.
  • Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden içerdeki cephenin suskunluğudur.
  • Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.
  • Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
  • Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.
  • Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
  • Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.
  • Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.
  • Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
  • Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.

322092b4f9463dc1e4a81435a645d77f_1289419831

Arabesk Kültür

Kültür, çok geniş bir konu olduğundan dolayı kültürle ilgili girizgahı atlayıp direk arabeske bağlıyorum. Temel kavramları hatırlamak isteyenler Google Scholar’dan kültürle ilgili makalelere göz atabilir.

Her kitle kültürünün sembolü olan bir müzik türü vardır.  Tango, lambada, jazz, blues, rock, heavy metal ve arabesk günümüzde endüstriyel bir ürün olarak pazarlansalar dahi aslında ait oldukları kültürlerin sembollerini temsil etmektedirler.

Diğer müzik türlerinin aksine arabesk müzik, dolaylı olarak devlet eliyle türetilmiş bir müzik türüdür. Cumhuriyetin ilk yıllarında yürütülen kültür değişimi çalışmaları sırasında alaturka müzik yerine alafranga müziğin ikame edilmesi planlanmış. Bu kapsamda da alaturka müzik eğitimi veren okullar kapatılıp 1936 yılına kadar da Türk müziğinin radyolar çalınması yasaklanmıştır. Tam bu dönemlerde de sinemalara bir Arap esintisi gelmiştir. Kederli öykülerin hüzünlü müziklerle birleştiği Arap filmleri kısa sürede halk tarafından beğenilmiş Arap şarkılarına Türkçe sözler yazılarak Türk müziğinin yasak olduğu yıllarda arabesk müziğin doğuşu gerçekleşmiştir.

“Arabesk müzik, Türk sanat müziği ve Türk halk müziğinden etkilenen, batı tarzı yapay motif ve tavırlar da katarak çağdaş bir müzikal azgelişmişlik örneği olarak ülkemizin ekonomik ve kültürel tablosunun büyük bir ustalıkla sergileyen ritmik yapısıyla dinamizmden uzak, tekdüze bir müziktir.” Timur Selçuk

Yasağın yarattığı arabesk müzik 1950’li yıllarda insanların içindeki eksik yanı doldurarak yavaş yavaş kendini göstermiştir. Sanayileşmenin arttığı bu yıllarda kırsaldaki nüfus kente taşınmaya başlamıştı ama hep bir yanı eksikti, kentte ötekiydi; kıyafetleri beğenilmeyendi; konuşmayı beceremeyendi; dışlanan ve varoşlarda yaşamak zorunda olandı. 1960’lara gelindiğinde ise acı, hüzün, keder, gurbet vb. öğeleri barındıran arabesk müzik ile gecekondularda yaşayan dışlananlar birbirini kabullenmişti. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Hakkı Bulut, İbrahim Tatlıses gibi isimler bu dönemden itibaren dışlananların sesi olmuşlardı.

Arabesk müziğin yayılması ve kitlesel bir kültür oluşturması ise toplu taşıma ile gerçekleşmiştir. Bu yüzden de arabesk müzik “dolmuş müziği” olarak da adlandırılmıştır. Gecekonduda yaşayanların tek ulaşım aracı ile arabesk müzik tabiri caizse köyden kente göç etmiştir. Sonraki yıllarda arabeskçilerin oynadığı filmlerde sık sık dolmuş şoförü rolünü oynamalarının sebebi budur.

Arabesk kültürün davranışsal özellikleri:

Arabesk kültürün en göze batan davranışsal özelliği tutarsızlık ve kararsızlıktır. Aynı nota, makam, diksiyon kaygısı olmayan arabesk müzik gibi keyfe kederdir.

Arabesk kültürün diğer bir özelliği de, inanç ve değerlerde meydana gelen çözülmedir.  Tarihi ve geleneksel köklerden kopuş ve özdeğerin kaybolmasıdır.

Diğer bir özellik ise tutarsızlıkla beraber kaybolan değerler sonucu bastırılan cinselliğin su yüzüne çıkmasıdır. “Leyla, özge bir candır” vs. “Bastır bastır paraları Leyla’ya”.

Konuya daha geniş bir açıdan baktığımızda karşımıza kültür piramiti ortaya çıkıyor. Her toplumda kültür piramidinin en üst kademesinde yüksek kültür, ortasında folk (halk) kültürü, en alt kademe ise popüler kültür öğeleri yer almaktadır. Entellektüellik yüksek kültürden popüler kültüre doğru bir azalma göstermektedir. Ele aldığımız konu itibari ile de popüler kültürün karşılığı olan arabesk kültür en zayıf entelektüel yapıya sahiptir. İdeal olan kültür piramidi modelinde yüksek kültürün baskın olması ve halk kültürünün onu takip etmesi ve popüler kültürün az olması beklenir. Arzulanmayan kültür piramidi modeli ise bir tutam yüksek kültür, biraz halk kültürü ve tepeleme popüler kültürdür. Sonuç, kitle kültürüdür. Ana öğenin popüler kültür olduğu bu yapıda beslendiği yüksek kültürde ve halk kültüründe bozulmalar kaçınılmazdır.

Genel olarak kitle kültürünün egemen insan tipi

-Davranışlarda sıradanlık esastır: Kitle kültürü taşıyıcısı insan, kendi tercihlerine dayalı bir hayat yaşayarak özne olmak yerine, bireysel özelliklerini arka plana atarak tavır ve davranışlarında nesne olmaya daha eğilimlidir. Kitle insanı, kendisine özel ve özgü tutumlar üretmek yerine, kalabalıkların içerisinde kişiliğini gizleyerek sıradanlaşır ve hayatını herkese ya da yığınların gidişatına bırakmanın kolaycılığına ve rahatlığına yönelir. Bknz: koyun sürüsü

-Aşırı duygusallık yaygındır: Kitle kültüründe, tutum ve davranışlarda rasyonellik boyutu yerine abartılmış duygu ve heyecanlar egemendir. Kitle toplumunun bir parçası haline gelen kişiler, bireysel zeka düzeyleri daha yüksek olsa bile, kitleyi meydana getiren kalabalıkların zeka ortalamasını geçmeyen tutum ve davranışlar sergilemektedir. Bknz: maganda kurşunu

-Kişisel sorumluluk gelişmemiştir: Kitle kültürü, yığınların karşısına tek bir davranış kalıbı çıkarmakta ve insanları herkesin yaptığı gibi yapmaya adeta zorlamaktadır. Kitle kültürü mensuplarının yeterince yetişkin ve olgun insan olmamaları, her fırsatta davranışsal olarak bir “çocukçalık” sergilemelerine ortam hazırlamış olmaktadır. Bknz: çevre kirliliği

-İletişimde tutarsızlık ve iki yüzlülük:  Kitle kültürü, bütün beşeri ve sosyal organizasyonların temel aktörü olan bireyin etkili iletişim kapasitesini altüst ederek, tutumlarda aşırı tutarsızlık ve hatta ikiyüzlülük yaşatarak insanların ve sosyal ilişkilerin “güvenirlilik” özelliğinin kaybolmasına yol açar. Bknz: sağa sola

Sonuç

 “Arabesk, biraz o, biraz öteki; biraz köylü, biraz kentli; biraz doğulu, biraz batılıdır.”  Feyzullah Eroğlu

Kaynakça:
http://www.bilgelog.com/arabesk-kulturu/
http://www.ata.boun.edu.tr/htr/documents/Ozbek,%20Meral_Arabesk%20Kultur.pdf
http://blog.radikal.com.tr/kultur-ve-sanat/bir-karsi-kultur-olarak-arabesk-yakarsa-dunyayi-garipler-yakar-6791
http://www.yasambilimleridergisi.com/makale/pdf/1356126091.pdf
http://www.idefix.com/kitap/davranis-bilimleri-feyzullah-eroglu/tanim.asp?sid=MBRXL7O81D7BJOJBPV4L
http://en.wikipedia.org/wiki/Geert_Hofstede

Bu Blog PERYÖN İK Blog Yarışması’nda Yarışıyor

Geçen sene olduğu gibi bu sene de Peryön İK Blog yarışmasındayım. Banu Çakar’ın önerisi ile geçen sene ilk kez gerçekleşen ve aldığı eleştirileri değerlendirerek bu sene jürisi olan yarışmada ilk 10’a girmek için okuyucu oylarının ciddi bir önemi var. Bu sebeple Twitter hesabımdan yürüteceğim seçim kampanyasını takip edebilirsiniz 🙂

Oy vermek için buraya,  oyunuzu kime vereceğinizi düşünmek için buraya tıklayınız.

blogresım

 

XI. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi

İK’cılar Mutfakta! yazımda belirttiğim gibi 11. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi bu sene “İK Mutfakta ne var?” teması ile gerçekleşecek. Temaya bağlı olarak bu sene katılımcılar için hazırlanmış çok güzel sürprizler bulunuyor. Bu sürprizleri yerinde tatmak için mutlaka zirvede görüşelim.

Detaylı bilgi ve kayıt için www.peryonege.org.tr adresine tıklayınız.

Zirve Programı

zirve program

 

Konuşmacılar

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Şirket İçindeki Dinamitler

Bazı mesai arkadaşlarımız ne yazık ki şirketin içerisine yerleştirilmiş kararsız dinamitler gibidir. Yaptıkları/yapmadıkları şirkete her an zarar verebilecek bu kişilerin genel özellikleri:

  • Şikayet: Her şeyden şikayetler ederler. Maaşından, çalışma şartlarından, yemekten, servis şoföründen, kapıdaki güvenlik vsb. şikayet ederler.
  • Bahaneler: Sorumluluk almamak için ürettiği bahaneler için harcadığı enerjisini işi için harcasa daha faydalı olabilir ama ne gerek var(!)
  • Heyecan yoksunu: Hiçbir proje onu heyecanlandıramaz. Sadece iş diye yapar (yapmadı).
  • Asla yardım etmez: “Bu benim işim değil” diyerek size asla yardım etmez.
  • Dedikodu: Elinden çok çenesi çalışır. Havuzdaki suyu bile bulandırabilecek derecede yaratıcı olabilir.
  • Yalancı: Dedikoduyu doğrular ile yaratamaz bu yüzden muhteşem bir yalancıdır.
  • Ben bilirim: Her şeyi bilir ama teoride.
  • Bağımsızdır: Amerikan dedektifi gibi yalnız çalışmayı tercih ederler. Takımla beraber çalışması için ciddi bir efor harcamanız gerek.
  • Sorumsuzdurlar: Servisi kaçırır, işe geç kalır, toplantıyı kaçırır, projeyi yetiştiremez….
  • İnisiyatifsizlik: İnisiyatif almak mı?
  • Sualsiz: Soru sormak, sorgulamak asla akıllarına gelmez, araştırmacı ruhları eksiktir.
  • Dikkatsiz: Ciddi bir şekilde odaklanma sorunu yaşarlar. Konsantrasyonları hemen dağılır.

 Bu tür çalışanlar şirketler için her zaman ciddi tehlike teşkil ederler. Dinamit patlamadan “etkisiz hale getirilmesi” herkesin geleceği için en iyisidir.

TNT-Squad-main_1024x1024