İç ses: Bir şekilde başlayayım sonra bağlarım (BAĞLADI).
İK’nın değerlendirilmesini okuyun: Aynı soruları sorarak hem adayı sıkmamış olursunuz hem de değerli vaktinizi iş odaklı sorular için harcayabilirsiniz.
Adayı bekletmeyin: Erkenden geldiğiniz mülakatın başlamasını beklemek için sizin için ne ifade ediyorsa aday içinde aynı şeyi ifade ettiğini unutmayın. Zamanını yönetemeyen bir yönetici misiniz yoksa?
Şık giyinin: İki dirhem bir çekirdek görüşmeye gelen adayın karşısına kot pantolonla çıkmak sizi asla “cool” yapmaz.
Görüşmeyi asla odanızda yapmayın: Tercihen görüşme odasında yoksa toplantı odasında yapmanız görüşmenin kesilmemesi için önemlidir. Çünkü kendi odanız ile han kapısı arasında pek fark yoktur. Ama görüşme odasının ve toplantı odasının görünmez muhafızları vardır.
Telefonunuzu yanınıza almayın: “Pardon, bu önemli” yöneticilerin mülakat sırasında kurdukları ortak cümledir. Burada yöneticinin kendi kendine sorması gereken soru ise “Bana en son zaman önemsiz bir çağrı/mesaj/mail geldi?” olmalı. Ayrıca yönettiğiniz bölüm siz olmadan, size bir şey sormadan 1 saat çalışamıyorsa zaten ortada çok daha büyük bir yanlış vardır. Son olarak gerçekten önemli bir şey var ise hangi deliğe girerseniz girin sizi bulurlar :]
Egonuzu kapının dışında bırakın: Mülakat sizin egonuzu tatmin etmek için düzenlenmiş bir organizasyon değil. Lütfen kendinizi, kariyerinizi, eşinizin kariyerine katkınızı, bahçenizdeki gülleri anlatmaktan vazgeçin.
Yönlendirici sorular: Adaya cevaplarını altın tepsi ile sunduğunuz sorular sormaktan kesinlikle sakının.
Ön yargılarınızdan arının: Özellikle belirli okul ve/veya şirketlerin zihninizde oluşturmuş olduğu imajı bir köşeye bırakın adayı sadece aday olarak değerlendirin. Zaten mezun olduğu okulun ve çalışmış olduğu şirketin (varsa) izlerini mülakat sırasında bulacaksınız. Dil, din, ırk vb. ön yargıları zaten hayatınızdan çıkarmış olduğunuzu varsayıyorum.
Dinleyici olun: Egonuzu kapının dışında bıraktığınız zaman zaten karşı tarafı dinlemek için bol bol zamanınız olacak ama iyi bir dinleyici olmanız ve cümle aralarına gizlenmiş olan detayları kaçırmamanız için pür dikkat adaya odaklanmanız gerektiğini unutmayın.
Duygusal kararlar: Görüşme sohbet havasında geçmeli ama asla sohbet olmamalı. Eğer görüşme sohbet havasından sohbete doğru gittiğinde kontrolü kaybettiğinizi fark etmezseniz kendinizi adayın hayat hikayesini dinlerken bulabilirsiniz. Bu da sizin vereceğiniz kararın duygusallaşmasına sebep olabilir, sonuçta hepimiz insanız.
Kartvizit vermeyin: Eğer işe alım sürecini bi’lfiil takip etmeyecekseniz adaya sakın kartınızı vermeyin. Çünkü kartınızı verdiğiniz andan itibaren görüşme ile ilgili süreçten aday her zaman sizinle irtibata geçmeye çalışacaktır.
Eğitim talep edin: Yıllarca aday şapkası ile mülakatlara girmiş olsanız dahi masanın diğer tarafında süreç kesinlikle farklı bu yüzden mülakat teknikleri ile ilgili bir eğitim talep etmeniz yukarıdaki hataları minimize edecektir.
Yukarıdaki nacizane tavsiyelerim aslında sırf yöneticiler için geçerli olmayıp mülakata giren her pozisyondaki mülakatçının işene yarayacak türden olduğuna inanıyorum. Ama yöneticilerin bu tavsiyeleri ciddiye almasında fayda var çünkü her gün mülakata giren işe alım uzmanının mülakat tecrübesi (ik dışındaki) bir yöneticiden daha fazla olabilir. Bu yüzden birkaç ipucunun kimseye zararı olmaz aksine adaya, size ve şirketine fayda sağlar.